Mustafa Fevzi Çakmak (12 Ocak 1876, İstanbul – 10 Nisan 1950, İstanbul), Osmanlı paşası ve Türkiye’nin ikinci ve son mareşalidir. Türkiye’nin Mustafa Kemal Paşa’dan sonraki ikinci mareşalı, ilk Milli Savunma Bakanı ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin cumhuriyet dönemindeki ilk genelkurmay başkanıdır. Ömrü boyunca Mustafa Kemal’in Genelkurmay Başkanlığını yapmıştır. Ayrıca kendisi beş vakit namazını kılan dindar bir askerdir.
Ancak Mustafa Kemal’in yaptığı bütün manevi tahribatın yanında yer almış ve hatta dindarlığı sebebiyle millet ile aralarında paratoner görevini ifa etmiştir.
Bütün bunlara rağmen Zındıka Komitesinin dört reisinden üçüncüsü olmaktan kurtulamamıştır. İşte Allah rahmet etsin hatırası.
Sene 1950’dir ve Bediüzzaman Emirdağ’da ikinci hayat safhasını yaşamaktadır. Tahiri Mutlu Ağabey İstanbul’da Nur’un neşriyatı ile meşguldür. Gerisini Mustafa Sungur Ağabey’den dinleyelim:
Bir gün Tahiri Mutlu Ağabey İstanbul’dan geldi. Emirdağ’da Üstad’ın yanına girince, Üstadımızın ilk sorusu şu odu:
– Tahir Kardeşim, ahvâl-i âlemde ne var ne yok?
Bu soru üzerine Tahiri Ağabey:
– Üstadım! Fevzi Çakmak Hazretleri vefat eyledi. Üstad hiç cevap vermedi ve sustu. Tahiri Ağabey tekrar:
– Üstadım! Fevzi Çakmak Hazretleri vefat eyledi. Üstad yine hiç cevap vermedi ve sustu. Tahiri Ağabey tekrar:
– Üstadım! Fevzi Çakmak Hazretleri vefat eyledi.
Üçüncüden sonra söyledikleri bizleri şaşırtmıştı:
– Kardeşim, beni zorlama, “Allah rahmet eylesin” diyemiyorum.
Çünkü Fevzi Çakmak, dindarlığına rağmen yapılan manevî tahribatların ortağı olmuştu.
Şimdi burada bazı gerçekleri anlatmak gerekmektedir:
Osmanlıdan beri ölen insanlarla alakalı bazı prensipler bulunmaktadır:
1) Eğer vefat eden gayr-ı Müslim ise genelde “Allah toprağını bol eylesin” denilir. Bu cümleyi Nur’un kahramanı Abdülkadir Badıllı hakkında söyleyenleri telin ediyorum.
2) Eğer vefat eden Müslüman ancak açıktan zalim ve itikadı bozuk ise “Allah lanet eylesin” denilir.
3) Eğer vefat eden Müslüman ve ama günahkâr birisi ise “Allah taksiratını affetsin” denilir. Bu cümle genel manada da söylenilebilir.
İlk ikisi bedduadır ve kötü konuşmaktır. Ölülerimiz hakkında kötü konuşmama emri bunlar için geçerlidir. Ancak “Allah rahmet etsin” bir duadır. Duayı isteyen istediğine yapar.
Kaldı ki, Allah’ın rahmeti geniştir. Kimsenin tekelinde de değildir.