Osmanlı devleti; din, ırk, mezhep ayrımcılığı yapmazdı. Bu laiklik olarak kabul edildiği düşünüldüğünde Osmanlı devleti gayri müslimlere karşı laik bir yönetime sahip iken diğer taraftan Müslüman halk şer-i hükümlerle yönetiliyordu. Yani devlet gayri müslimlere karşı laik, Müslümanlara karşı şer-i hükümler uyguluyordu. Tüm dinlere eşit mesafede olan Osmanlı devleti tüm dinleri, varlık haklarını ve dinlerin varlık güvencesini bünyesinde tutuyordu. Osmanlı Devletinin Yöneticileri Müslümandı. Hz Peygamber’in izinden giden Müslüman. Zorla kimseye din, dil, ırk baskısı yapmıyor, azınlıkları yaşatarak yaratıcının İlahi rıza’sını kazanmayı hedefleyen bir uygulama ile fevkalede bir sistem ile asırlarca kardeşçe yönetilen ülke örnek bir devlet anlayışına hakimdi. çoğunlukla bir ahlak ve bir saygı düzeni ile hoşgörü ile yönetmeyi esas almıştır. molla ve alimler devlet içinde üst düzey yöneticilik yapmışlar, gayri Müslüm’lerle hiç bir polemiğe girmemişlerdir. İşte laiklik anlayışı medresede yapılan ilmi sırasında Hz Fatih hocasına karşı çok saygılı bir halde iken, hoca saraya geldiğinde aynı saygının Hz Fatih’e duyulduğu saygıdır, Osmanlı’da ki laiklik…