Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat; Sahte şeyhler gerçeklerinin değerini her zaman yükseltiyor….
Uzandım elini öpmeye; ” çürümüş etin neyini öpeceksin” dedi.
Dünya Nuh’un gemisini arıyor. Nuh’un gemisini arayan Şırnak’ta bulunan aklı, fikri, imanı sağlam, riyadan ve istismardan uzak, mantıklı Ehli Beyit ailesinden Seyitimizin yayına bir ziyaret gerçekleştirmelidir. Bu tavsiyemizi değerli görenler yaşadıklarını unutamayacağına söz verebilirim.
“HZ NUH’UN KÜÇÜK AMA BÜYÜK HÜKMETLİ TAŞINI GÖSTERDİ”
Nuh’un gemisinin Öncelikle Cudi Dağı’da işaret edildiğini söyleyebilirim.
Hazreti Nuh’un gemisinin büyük tufandan sonra Cudi Dağı’na mı yoksa Ağrı Dağı’na mı oturduğu yönünde araştırmalar yapılmıştır. araştırmalarda, Cudi Dağı’nın coğrafi yapısının geminin oturmasına müsait olduğuna, Kur’an-ı Kerim’de belirtilen yerin de Cudi Dağı olma ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor.
Nuh Tufanı, ilk dönemlerde ve son çağdaş tefsirleri incelendiğinde, hepsinde de geminin karaya oturduğu yerin Cudi Dağı’nı işaret ediliyor.
Kur’an-ı Kerim’deki ayetlerde “gemi oturdu” ifadesinin yer aldığını, bu ayetlerin tefsirlerinin çoğunda İbni Ömer Ceziresi denilen bölgede bulunan Cudi Dağı işaret ediliyor. “Kur’an-ı Kerim’de geminin oturduğu yer Cudi, Tevrat’ta ise Ararat dağı olarak geçiyor. Günümüzde de Ararat dağı Ağrı olarak meşhur olmuş, ama eski dönemlerde coğrafi isimlendirmeler günümüzdeki gibi olmayacağını düşünmemiz gerekiyor. Tefsirlerden birinde ‘Ararat’ denilen yer, eskiden Şırnak ve çevresini de içine alan geniş bir Urartu Uygarlığı’nın sınırları içerisindeydi. Tevrat’ta geçen ‘Ararat dağına oturdu’ ifadesi bu nedenle Cudi Dağı’nı da içine alan bir coğrafya olabilir.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nca yayımlanan ve büyük bir emeğin mahsulü olan ‘Kur’an Yolu’ tefsirinde de geminin karaya oturduğu yer olarak Cudi Dağı işaret edilerek, ‘Şırnak’ın Cizre ilçesine 17 kilometre mesafede bulunan Cudi Dağı’dır’ ifadesi yer alır. Olay çok eski tarihlerde olduğu için hiç kimse bu konuda, kesinlikle ‘bu budur’ diyemiyor. Ancak tefsir kaynakları bunu doğruluyor. Tefsir literatürü kaynaklarında Nuh’un gemisinin karaya oturduğu yer olarak öncelikle Cudi Dağı’nı işaret ediliyor. İlmi hakikatlerin değişmediği gibi, tefsirlerde öncelikle Cudi Dağı’nın işaret edilmesi hakikatini de kimse değiştiremez.”
hazreti Nuh, geminin karaya oturmasından önce duasında, ‘Yarabbi beni bereketli topraklara indir’ demiş. Allahuteala’nın da Nuh peygamberin duasını kabul ederek gemiyi toprakları bereketli bir yere indirmesi beklenir. Cudi Dağı’nın tarıma ve hayvancılığa elverişli olması ‘bereketli yere indir’ kavramı ile örtüşüyor. ‘Cudi’nin kelime anlamı incelendiğinde bereket manası bulunuyor. Tefsirlerde anlatıldığına göre, hazreti Nuh ile gemiden 80 kişi kurtuldu. Dolayısıyla Cudi Dağı’ndaki Heştan köyü de tefsirdeki bilgilerle örtüşüyor.
Kur’an-ı Kerim’in Medine’de peygamber efendimizin olduğu dönemde indiğini, o dönemde de Medine’de Yahudilerin elinde Tevrat metinleri bulunduğunu unutmayalım. Eğer Tevrat’ta ‘Ararat’ yazıyor olsaydı, Yahudiler peygamber efendimize itiraz eder, (sizin Kuran’ınız doğru söylemiyor, bizim elimizdeki Tevrat metinlerinde Nuh’un gemisinin Ararat’a oturduğu yazıyor) derlerdi’ diye düşünmemek içten değil. Bu açıdan bakıldığında Kur’an-ı Kerim ile Tevrat’ın birbiri ile örtüştüğünü de söyleyebiliriz. Sonuçta ikisini ve diğerlerini gönderen yer (Ehed) bir yer değil mi?
tefsirlerde hazreti Nuh’un tufandan önceki ve sonraki hayatı ile ilgili de bilgi veriliyor. Kur’an-ı Kerim’deki bir ayette “Biz Nuh’un gemisini geride kalanlar için bir delil olarak terk ettik” şeklinde ifadenin yer alıyor. Bu ayetin tefsirinde bazı sahabelerin, ‘biz gittik, o geminin kalıntılarını gördük’ demişlerdir. Nuh’un geminin kalıntıları varsa açığa çıkarılması ve geride kalanların ibret alıp Allah’ın büyüklüğünü anlamaları için oranın ziyarete açılması gerektiğine dair tefsir kaynakları da var. Allahuteala, ‘Biz Nuh Aleyhisselamın gemisinin kalıntılarını geride kalanlar için bizi gösteren bir işaret olarak bıraktık’ diye buyuruyor. Bu ifade ile Allah oranın gezilip görülmesini tavsiye ediyor. Bu tavsiye aslında Allahuteala’nın dolaylı da olsa bir emridir. Belki size bugün Nuh’un gemisini gösterecek delilimiz yok ama aynı bölgede bir hikmet üzere bulunan bir taş’tan gemi var. Nuh’un gemisinin her bölümün tasarlandığı iyi bakıldığında görülüyor. Buradan bakarken bakmakla görmek arasında ki farkı da bir kez daha yaşayalım.
Terör sadece bölge insanının ve Devletimizin sorunu olmadığını görüyoruz.
Bölgede bulunan Milli ve manevi değerlerimize ziyaret etmemizi dahi engelliyordu. Artık alışılmış bir şekilde sadece sahil bölgelerine tatil amaçlı ziyaret etmek doğru olmadığını, Güney Doğuda tarihin gizli izlerini ve değerlerimizin kıymetini bilme vaktinin geldiğini belirtmek isterim.
Çanakkale geçilmez, Anadolu’dan İslam silinmez.”dedi.