Hayatlarında heyecan arayan adrenalin tutkunu insanların, sergiledikleri tehlikeli davranışları sosyal medyada paylaşmaları ‘Gönüllü delilik’ olarak da ifade ediliyor.
Hareket halindeki arabadan inerek dans etme akımı olan ‘Kiki’, yere düşmüş ünlü bir yıldızı anlatan ‘Falling Stars’ (Kayan Yıldızlar) veya yüksek gökdelenlerin tepesinde çektikleri fotoğraf ve görüntüler, sosyal medyada büyük bir hızla yayılıyor. Bazen insan hayatını tehlikeye sokan, çoğu zaman hiçbir amacı olmayan bu akımlar, sosyal medyada yayımlandıktan kısa bir süre sonra sessizce unutuluyor. Psikiyatrist Yrd. Doç. Dr. Kenan Eren, günlük hayatında gerçekten üreten insanların sosyal medyaya girmediğini belirterek, “İnsanlar sosyal medyada aldığı hazzı, mutluluk zannediyor ancak haz mutluluk değildir” dedi.
‘SOSYAL MEDYADA DUYULAN HAZ İLE MADDE BAĞIMLILIĞINDAKİ HAZ BENZİYOR’
Yrd. Doç. Dr. Kenan Eren, İnsanların sosyal medyaya çok fazla girmelerinin nedenini, sosyal medyada ‘geri’ bildirim olarak ifade edilen ‘beğenilerin’ kişinin beyninde ödül mekanızmasını çalıştırdığını ve bunun da bağımlılığa neden olduğunu kaydetti. ABD’li rap şarkıcısı Drake’in, In My Feelings isimli şarkısı eşliğinde dans etme akımı olan ‘Kiki’ hakkında yorum yapan Yrd. Doç. Dr. Eren, “Hareket halinde bir insanı araçtan atlatan şey nedir? ‘Ben çok güçlüyüm, korkusuzum’ imajı yaratarak hayata meydan okumadır. Ancak meydan okumayı öyle bir yapıyor ki, insanı insan yapan şeylerin gerekliliğini tam olarak yapamamış oluyor. Çünkü orada kendisini dünyaya çok güçlü, korkusuz göstermeye ihtiyacı var. Bu ihtiyacını gidermenin bedelini belki hayatı ile ödeyecek ancak kişi o eylemi gerçekleştirdiği sırada bir haz alıyor. Bu bazı maddeleri alan insanların yaşadığı geçici hazza çok benziyor” diye konuştu.
‘HAZ MUTLULUK DEĞİRMENİNE SU TAŞIYAMAZ’
Haz ile mutluluğun birbirinden çok farklı iki kavram olduğuna dikkati çeken Yrd. Doç Dr. Kenan Eren, “Haz eşittir mutluluk diye düşünmek çok büyük bir tuzaktır. Haz hiçbir zaman mutluluk değirmenine su taşıyamaz. O alan sahte mutluluktur ya da geçici hazlar çöplüğüne dönüşüyor” dedi.
‘SOSYAL MEDYA AKIMLARI GÖNÜLLÜ DELİLİK’
Sosyal medyada dikkat çekmek için hayatı tehlikeye atan insanların çabalarını ‘Gönüllü delilik’ olarak nitelendiren Yrd. Doç. Dr. Eren, yapılan eylemler arasında anlam karmaşası yaşandığını belirterek şöyle konuştu: “Ortada aslında gönüllü bir delilik var. ‘Dikkat çekeyim, izleneyim, seyirci kitlem olsun, biri beni alkışlasın da saçma sapan, absürd ya da riskli bir hareket yapayım’ diye düşünülüyor. İnsanın en çok ihtiyaç duyduğu şey değerli olduğunu hissetmek, önemli olduğunu hissetmektir. İyi hissetmeyi de mutlulukla eşleştiriyoruz. İyi olmak iyi hissetmek demek değildir. Çok geçici, bize hiçbir faydası olmayacak şeylerle biz o anda iyi hissedebiliriz. Aklıma pek çok şey geliyor şu anda ve hepsi belki de zararlı. O yüzden biz yaşam tarzına dönüşmesinde gerçekleştirdiğimiz eylemin bize sunduğu tatmin duygusu ya da iyi hissetmeyi yarattığı için bunu yapıyoruz. Sabah kalktığımızda ilk işimiz Instagram hesabımıza ya da sosyal medyadaki hesabımıza girip bir şey paylaşma ihtiyacı duyuyoruz.”
‘GERÇEKTEN ÜRETEN İNSANLAR SOSYAL MEDYAYA GİRMİYOR’
Günlük hayatında üreten, çalışan insanların sosyal medyaya çok fazla vakit ayıramadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Eren, “Ben gerçekten üretiyorsam sosyal medyaya girmeye fırsat bulamıyorum zaten. Kendimizi arayışa sevk etmemiz ve kendimizi aramamız lazım. ‘Ben gerçekten ne istiyorum?’, ‘Beni ne mutlu eder?’, ‘Bu hamleler ile haz mı yaşıyorum yoksa mutlu muyum?’ sorularını sorarak ayırt etmek çok önemli” ifadelerini kullandı.