Osmanlı Ocakları ve Ocak Partisi Genel Başkanı Kadir Canpolat yaptığı yazılı basın açıklamasında, yeni anayasa için siyasi partilere değil, millete kulak verilmesi gerektiğini dile getirdi.
Osmanlı Ocakları ve Ocak Partisi Genel Başkanı Kadir Canpolat, Baskıcı rejimlerin yaptığı anayasa ile milleti kendi kültüründen ve örfünden uzak bir şekilde yaşatmanın bu millete yapılmış büyük zulüm olduğunu belirterek: “Önümüzde bir yeni anayasa hazırlığı olduğunu görüyoruz. Bu yeni anayasa hazırlığı bir kaç siyasi parti genel başkanının istek ve arzularıyla değil, milletin istek ve arzularına göre şekillenmelidir” açıklamasında bulundu.
Ata koruma kanununun daha da genişletilmesi gerektiğini belirten Başkan Canpolat, milletin her dönemde olduğunu gibi şu an mevcut Cumhurbaşkanına saygılı bir koruma kanunu, müreffeh, özgür ve bağımsız bir anayasa istediğini söyledi.
Sözlerine devam eden Canpolat, “Milletimiz toplumun tamamını kucaklayan, ülkemizde yaşayan her etnik kimliği kapsayan, herkesin değerlerine saygı duyan, herkesi kucaklayan, barış ve kardeşlik içerinde bir ve bütün yaşama koşulu ve standartları sunan bir anayasa beklemektedir. Bu yüzden yeni anayasa siyasi hedefleri ve amaçları başkalarının elinde olan siyasi parti liderlerinin istek ve talepleri doğrultusunda olmamalıdır. Yeni anayasa değişikliğinin milletimizin ortak değerlerine, örf ve ananesiyle barışık aynı zamanda çağımızın olağan akışına uygun olabilmesi için milletimiz tarafından oluşturulması esas olmalıdır” dedi
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk Anayasada milletinin dinine saygı duyarak Anayasada İslam ibaresini kullandığını vurgulayan Kadir Canpolat, “Farklı dinlere ve farklı etnik kimlere tabi ki saygı duyma zorunluluğumuz vardır çünkü bizim kültürümüzde bu temel esastır. Türkiye Cumhuriyeti Devletini oluşturan milletin büyük bir bölümünün dini İslam olduğu için devletin dini İslam olmalıdır. Diğer din ve etnik kimliklere göre de laikliği bir kenara atılmamalıdır. Laikliğin tanımı İslamiyet’le kavga etmek değildir. Bu anlamda Laikliğin tanımı yeniden yapılmalı, din ve devlet işleri birbirinden ayrı ve milli kontrol altında olmalıdır. Farklı din mensupları vatandaşlarımıza eşit muamele kavramı getirilmelidir. Değerlerimiz üzerinden Türk toplumunun uzlaşısı, kardeşliği, birlik ve bütünlüğü esas olmalıdır. Devletimizin çıkar ve menfaatlerinin, milletimizin çıkar ve menfaatleri ile örtüşmesi mutlak bir netice olmalıdır. Birbiri ile barışık bir toplum güçlü bir devlet doğurur. Barışık bir anayasa ile işte o zaman ekonomide, hukukta, Sanayi ve teknolojide hatta kültür ve aile yapımız da yeni ve büyük bir çağ açmak hedeflenmelidir. Bir takım ittifakların istek ve arzuları değil, toplumun tamamının ittifak yaptığı yeni bir anayasa hepimizin hakkıdır. Bu hak ülkemizde yaşayan her neferi kapsamalıdır”