PKK ve HDP’ye Mehmetçik’ten sonra en büyük darbeyi Diyarbakır’da evlat nöbeti tutan aileler indirdi. 2019 yılında başlattıkları eylemde 1000. güne girildi. Diyarbakır HDP il binası önü miting alanına döndü. Aileleri ilk günden bu yana yalnız bırakmayan Osmanlı Ocakları Genel Başkanı ve Ocak Partisi yöneticileri de eylemdeydi.
Evlatlarını terör örgütü PKK’nın elinden kurtarmak için HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde başlattıkları eylemin 1000. gününü geride bırakan Diyarbakır Anneleri, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da katıldığı programda mücadele kararlılığını yineledi. Vatan ve evlat nöbetinde 1000 günü tamamlayan Diyarbakır Anneleri, terör örgütü ve onun destekçilerine adeta meydan okudu. AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, Vatan Partisi, Osmanlı Ocakları, Ocak Partisi, Cumhuriyet Kadınları Derneği, Türkiye Gençlik Birliği ile pek çok Sivil Toplum Kuruluşu 1000. gününde aileleri yalnız bırakmadı.
Diyarbakır annelerinin mücadelesini ilk günden bu yana destekleyen Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat da eylem alanındaydı. Ulusal Kanal’a konuşan Canpolat şu değerlendirmeleri yaptı:
“Bugün burada ülkemizin her yanından gelen insanları görüyoruz. Bu bize elbette mutluluk ve huzur veriyor. Çünkü burada Ayşegül Biçer’in feryadını işitenlerin olduğunu görüyoruz. Bir kibritin ormanı yaktığı gibi bu feryadın tüm dünyayı yaktığını görüyoruz. Terör üzerinden siyaset yapanların bu kalabalıkla nasıl çuvalladığını görüyoruz. Bu kalabalık PKK’ya ve FETÖ’ye atılmış bir goldür. Türkiye düşmanlığı yapanlara atılmış bir goldür. Bizim kardeşliğimizi hiçbir şey engelleyemeyecektir. Bugün burada ilk gün nasılsa 1000. günde de aynı şekilde Ayşegül Biçer’in feryadını işiten ailelerin desteğini görüyoruz. Aynı şekilde siyasi partiler, Sivil Toplum Kuruluşları, Vatan Partisi, Öncü Gençlik, Türkiye Gençlik Teşkilatı, Osmanlı Ocakları’nı da ilk günden beri burada görüyoruz.
Bugün burada bir arada olmamızın 1. ya da 1000. günü olması önemli değil. Bu mücadele mahşere kadar da devam edecek olsa, biz bu bölgede ki insanların huzuru, refahı ve kardeşliği için elimizden gelen her türlü katkıyı sağladık, sağlamaya devam edeceğiz. Biz hiç kimseden vazgeçmedik. Hepimiz aynı kaderin çocuklarıyız, aynı ülkenin vatandaşlarıyız. Bizim kaderimiz ve tarihimiz bir. Ortak olan çok özelliğimiz var. Bizi ayrıştıran siyasetçilerin oyunlarına gelmeden inşallah bu meseleyi hep beraber çözüm noktasına ulaştırırız. Ayşegül Biçer’in evladına kavuşmasından sonra dağdan teslim olan örgüt mensubu elemanlar var. Bunlar bizi cesaretlendiriyor. Demek ki biz çözüm noktasında bazı şeyler yaptığımızda dağda terörist kalmayacak. Gördüğünüz gibi annelerin direnişi PKK’ya diz çöktürmüştür…
Bugün bu alanda olan bütün siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları şahsi fikrimce vatani görevini yapmıştır. Lakin nerededir CHP? Nerededir Millet İttifakı’nın neferleri? Sözde Kürt milletinin üzerinden siyaset yapanlar bugün bu er meydanından neden kaçmıştır? Buraya gelemeyenlerin tabii ki mazereti olabilir ama buraya kasten gelmeyenler bu millete ihanet etmiştir.
HDP’nin kapatılma davası sorusu üzerine değerlendirmede bulunan Canpolat, “HDP’nin kapatılması, siyasi bir partinin veya sivil toplum kuruluşunun kapatılmasından ziyade oradaki görevli yöneticilere siyasi yasak getirilmesi ve devletten almış olduğu finansın kurutulması gerekmez mi?
Ulusal Kanal haber muhabirinin “Devlet her yıl HDP’ye mecliste para veriyor bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?” sorusu üzerine, Bu doğru değil diyen kadir Canpolat, bu PKK’yı desteklemektir. Devlet eğer HDP’ye para veriyorsa ben burada devleti suçlu görürüm. Sen PKK’ya yardım eden HDP’ye para veriyorsun , onlar o parayla burada bu milletin evlatlarını kandırarak dağa götürüp terörist yapıyor. Bunun önüne geçmen lazım. Eğer bunun önüne geçmiyorsan Anayasa Mahkemesi’ne seslenmek isterim: “Bunun önüne geçmeyen vebaldedir. Türk ve Kürt milletinin barışını bitirmek isteyenlere destek vermektedir. HDP’nin finansının kurutulması gerekir. HDP yöneticilerinin arasında bölücülük yapan her kim varsa cezalandırılması gerekir. HDP sonuçta bir siyasi partidir ve hukuk zemininde oluşmuştur. Lakin artık siyasi parti kavramı dışına çıkarak suç örgütü haline gelmiştir. Bunun da yine yetkilisi Anayasa Mahkemesi’dir. Buradan soruyorum: “Ayşegül Biçer gibi kaç tane annenin daha canının yanması lazım? Kaç insanın evladının daha dağa kaçırılması lazım? Anayasa Mahkemesi’nin HDP ile ilgili karara son noktayı koyması için ne olması lazım? Milletimizin birlik ve beraberliğini düşünen her kamu ve kurumun üzerine düşen vazifeyi yapması gerekir. Eğer yapmazsa bu milletin ve devletin vebali onun üzerindedir.” dedi.
“Ayşegül Biçer’in feryatlarını hatırlayalım. Ayşegül Biçer kardeşimiz haklı mücadelesinde evladını geri kazandı. Daha sonrasında evladını asker yaptı. Bu ne kadar güzel bir olay. Demek ki konulara biraz eğildiğimizde bu meseleler çözülebiliyor. Bu yüzden hepimizin üzerimize düşen vazifemizi yapmamız gerekiyor. Ayşegül Biçer’e ve burada ki haklı annelerin hepsine destek olmamız gerekiyor.
“Bugün buraya yani bu er meydanına gelmeyen CHP’yi özellikle kınıyorum. Çünkü Kürtler üzerinden siyaset yaparak oy toplamak söz konusu olduğunda mangalda kül bırakmıyorlar. Ama bugün burada Ayşegül Biçer’i ve anneleri yalnız bırakıyorlar. Bizler zaten tercih noktasında kimin lehte, kimin aleyhte davrandığını görebiliyoruz. Millet İttifakı dağdaki teröristler üzerinden milleti kandırıp oylarını almaya çalışmaktadır. Millet İttifakı bugün Türkiye düşmanlarının emir veziri haline gelmiştir diyen Canpolat, bu anlamda bugün 1000. gün bu kalabalığa ölümüne destek veriyoruz. Her anlamda bu desteğimizi devam ettireceğiz.” dedi.